3 Haziran 2014 Salı

1506

gece korkunç bir rüya gördüm. kanser olduğumu öğreniyordum. dünya başıma yıkıldı sandım. bir taraftan ağlarken bir taraftan da "bomboş şeylere üzülerek hayatımı ziyan ettim" diye düşünüyordum. rüya sanki saatlerce sürdü, uyanamadım bir türlü.

gözümü açtığımda kendimi yatakta ve sağlıklı bulunca önce derin bir rahatlama hissettim, sonra keskin bir mutluluk ve tekrar uykuya daldım.

sabah uyandım ve o bomboş şeylere üzülmeye devam ettim.

sabah güneşine aldanıp giydiğim incecik giysiye ve parmak arası terliklere, maaşımızı hala yatırmayan şirkete, tadilat nedeniyle kapanan metroya, dayanamayıp baktığım bir resim sonrası çoktan yok oldu sandığım özlemin kafama bir balyoz gibi inmesine, istediğim ruju bulamadığım mağazaya, erkenden biten lens solüsyonuna, yarın itibariyla başlayacağım yalnız yaşamdan hemen önce gerçekleşip sinirlerimi bozan depreme, yatakta öylece dururken "deprem mi oluyor?" diye sıçramaya,çok iyi anlaşan bir arkadaş grubunun şen şakrak fotoğraflarına öfke kustum yine.

omuzlarımdan vücuduma yayılan o gerginliği azaltabilmek için her gün dakikalarca boynuma ve omzuma masaj yapan sevgili dostum Songül, yine taş kesildiğimden şikayet etti elleriyle çözmeye çalışırken düğüm düğüm olmuş boyun kaslarımı.

bense önce kalın bir beyzbol sopasıyla camı çerçeveyi indirirken "yeter laaaaaaaaaaan!" diye haykırmayı hayal ettim. sonra keskin bir bıçakla kendimi 1506 kere bıçaklayıp ölmemeyi.

insanlardan uzak bir sahilde aylarca tek başıma oturmak istedim. saatlerce çığlık atıp, dansedebileceğim kumlar mesela.

bugün zor bir gün.